Giriş
Herkese merhaba, ben CastedForm. Bugün sizlerle en sevdiğim oyunlardan biri olan The Binding of Isaac hakkında konuşacağız. Roguelike türünün ve bağımsız oyun dünyasının köşe taşlarından biri.
Oyun ilk olarak 2011 yılında, Edmund McMillen ve Florian Himsl tarafından geliştirilen bir Flash oyunu olarak çıktı. Daha basit, karikatür tarzı bir görünüme sahipti ama karanlık temaları ve tekrar oynanabilir yapısıyla kısa sürede dikkat çekti.
Daha sonra Nicalis’in yardımıyla tamamen yeni bir oyun motoruna taşındı ve 2014’te The Binding of Isaac: Rebirth adıyla yeniden piyasaya sürüldü. Bu sürüm; yeni eşyalar, düşmanlar, boss’lar ve mekanikler ekleyerek kült bir klasiği modern bir indie efsanesine dönüştürdü.
Yıllar geçmesine rağmen geliştiriciler oyunu sürekli güncelleyip toplulukla iletişimde kalarak taze tuttu. Isaac’i zamansız yapan şey tam olarak bu — oyuncularıyla birlikte büyümesi.
Hikâye
Hikâye ilk bakışta basit görünse de, aslında çok daha derin ve zaman zaman rahatsız edici bir yapıya sahip. Spoiler vermemek için yalnızca başlangıç kısmından bahsedeceğim.
Isaac ve annesi birlikte yaşamaktadır; babası ortada yoktur. Isaac oyuncaklarıyla oynarken annesi dini bir televizyon programı izlemektedir. Derken bir ses duyar:
“Oğlun kirlenmiş. Arınması gerek.”
Bunu Tanrı’dan gelen bir emir sanan anne, Isaac’ın oyuncaklarını, posterlerini ve “günah” saydığı her şeyi elinden alır. Ancak “Tanrı” bundan da memnun kalmaz. Isaac’ın kıyafetlerini de çıkarır, onu odasına kilitler. Son olarak şu emri duyar:
“Sadakatini kanıtlamak için oğlunu kurban et.”
Anne kabul eder ve mutfaktan bir bıçak alır. Isaac tüm bunları kapının aralığından görür. Panikler, odasında çare ararken yerde gizli bir kapak fark eder. Kapağı açar ve annesi içeri girmeden hemen önce kendini aşağı atar.
Oyun tam da burada başlar. O andan sonra oynadıkça hikâyenin parçaları bir bir açığa çıkar ve gördüklerimizin ne kadarının gerçek, ne kadarının Isaac’ın hayal gücü olduğunu anlamaya başlarız.
The Binding of Isaac, hem İbrahim ve İshak’ın İncil’deki hikâyesinden, hem de Edmund McMillen’ın çocukluğundan ilham alır. McMillen, dindar bir ailede büyümüştür ve kendi korkularını, suçluluk duygusunu bu oyuna yansıtmıştır. Oyun boyunca dini semboller, suçluluk, iman ile korku arasındaki çizgi gibi temalar derinlemesine işlenir.
Kısacası bu sadece hayatta kalma oyunu değil — kendi içindeki şeytanlardan kaçış hikâyesidir.
Oynanış
The Binding of Isaac bir aksiyon, macera, RPG ve rogue-like oyunudur. Her koşuda (run) bulduğunuz eşyalarla karakterinizi güçlendirirsiniz. Öldüğünüzde ise her şey sıfırlanır. Bu sert görünse de, oyunda 700’den fazla eşya bulunduğundan her koşu bambaşka hissettirir. Kötü başlayan bir oyun bile doğru eşya kombinasyonuyla harika bir hale gelebilir.
Eşyalar istatistiklerinizi etkiler, gözyaşlarınızın (mermi) biçimini değiştirir, ya da para, bomba, anahtar gibi kaynaklar sağlar. Bazıları pasif, bazıları aktif özelliklerdir. Hangisinin diğeriyle nasıl etkileşime girdiğini öğrenmek, Isaac’in en bağımlılık yapan kısmıdır.
Sağlık sistemi de farklı türden kalplerle çalışır:
- Kırmızı Kalpler: Ana sağlık birimidir. Maksimum kalp sayınız kadar toplanabilir.
- Ruh Kalpler: Kırmızı kalplerin üstüne eklenen geçici kalkanlardır. On iki kalbe kadar biriktirilebilir.
- Siyah Kalpler: Ruh kalpleriyle aynı şekilde çalışır ancak kaybedildiğinde o odadaki tüm düşmanlara hasar verir.
İlerledikçe özel odalarla karşılaşırsınız: Şeytan Odaları (Devil Deal) ve Melek Odaları (Angel Deal).
- Şeytan Odası’nı görmek için bulunduğunuz katta kırmızı kalp hasarı almamanız gerekir.
- Melek Odası için önce bir Şeytan Odası’nı denk getirmeli ancak içeri girmemelisiniz. Sonraki katlarda Melek Odası açılma şansı doğar.
Bu odalar önemlidir çünkü oyun boyunca elde edebileceğiniz en güçlü eşyalar genellikle burada bulunur.
Katlar boyunca ayrıca Hazine Odaları (Treasure Room) ve Mağazalar (Shop) yer alır. Hazine odalarında rastgele eşyalar bulabilir, mağazalardan ise topladığınız paralarla item satın alabilirsiniz — tabii hepsi için anahtara ihtiyacınız var.
Hangi kapıyı açacağınıza, hangi teklifi kabul edeceğinize ya da hangi riski alacağınıza karar vermek tamamen size kalmış. The Binding of Isaac’in güzelliği de burada — kontrol ve kaos iç içe, her şey o anda verdiğiniz kararlara bağlı.
Tasarım ve Temalar
Daha önce de bahsettiğim gibi The Binding of Isaac, dini temalarla dolu ancak aynı zamanda rahatsız edici ve grotesk bir dünyaya sahip. Isaac’ın korkuları, suçluluk duygusu ve hayal gücü, bu dünyayı hem kutsal hem de çürümüş bir hale getiriyor.
Oyunda 17 ana karakter ve bunların tainted (bozulmuş) versiyonlarıyla birlikte toplamda 34 oynanabilir karakter bulunuyor. Birçoğu dini figürlerden esinlenmiştir: Isaac, Magdalene, Cain, Samson gibi. Her biri günah, erdem ya da cezayı temsil eder.
Örneğin:
- The Lost tek darbede ölen bir karakterdir, kırılganlığı ve ölüm korkusunu simgeler.
- ??? (Blue Baby) yalnızca Ruh ve Siyah kalpler kullanabilir, ruhsal boşluğu temsil eder.
İlk hedefiniz Anne’yi (Mom) yenmek olsa da, bu yalnızca başlangıçtır. Bundan sonra oyun yeni katlar, boss’lar ve sonlarla genişler. Rahim (Womb), Katedral (Cathedral), Sheol, Chest gibi alanlar her biri farklı bir manevi temayı yansıtır.
Tasarımdaki başarı; sembolizm, mekanik ve atmosferin kusursuz uyumundan gelir. Düşmanlar tiksindirici, müzikler kasvetli, odalar klostrofobiktir — ama hepsi Isaac’ın zihnini yansıtır.
The Binding of Isaac sadece bir oyun değil — görsel bir metafordur. Gördüğünüz her şey, savaş ettiğiniz her yaratık, topladığınız her eşya; masumiyet ile günah arasındaki çatışmanın bir yansımasıdır.
Son Düşünceler
The Binding of Isaac, benim için her zaman özel bir oyun oldu. Temaları, oynanışı ve atmosferiyle her seferinde beni içine çekiyor ve “bir koşu daha” dememi sağlıyor.
Kaos ile yaratıcılığın, korku ile merakın mükemmel birleşimi. Her koşu yeni bir hikâye gibi ve her eşya, Isaac’ın dünyasının ne kadar kırılgan ama bir o kadar da güçlü olduğunu hatırlatıyor.
Bu oyuna 5 üzerinden 5 Kuru Kafa veriyorum.
Benim için kusursuza yakın bir deneyim ve anlam dolu oyunları seven herkese kesinlikle tavsiye ederim.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. 🕯️
Yazar: Deniz YANAL